Meral'in Sevgi Sitesi

Resimler

Topaç ve öyküsü

Giriş|İçerik|Sevgi Nedir?|Şiirlerim|Hayatın İçinden|Sizin İçin|Sizin Seçtikleriniz|Resimler|Meral Kim?|Linkler|E-Karts|E-mail

Geri

Topaç

İleri

Her canlının başlı başına bir dünya olduğunu unutmamalı ve doğanın bilgeliğinden asla şüphe etmemelidir...

                          _______________________________Topaç

Topaç adını taşıyan kediler hep olacak, ama hiç biri diğerinin yerini doldurmayacak...Sevgileri daima yüreğimde saklı kalacak...

   Sana geliyorum yüzerek...

Bu resimdeki ufaklık Topaç II

Topaç I.  sabahın altısında acı feryatlarıyla uyandırmıştı beni bir gün. Kendisine işkence yapıyorlarmış gibi olanca gücüyle bağırıyordu. Ses ön balkondan gelmişti. Kedilerden birine bir şey oldu korkusuyla dışarı çıktığımda yusyuvarlak bir tüy yığınıyla karşılaştım.Yavaşça yanına giderek  ne olduğunu anlamaya çalıştım. Benden korkmuyordu, uzandım elime aldım. Aman Allah'ım! Bunun bir gözü yoktu. Dikkatlice bakınca gözkapağının üzerinde kabuk bağlamış bir yara izi olduğunu gördüm ve yaralanmadan ötürü gözün kapanmış olduğunu fark ettim.Tek gözlü korsanlar gibi, çirkin mi, çirkin bir yün paketiydi bu...Bağırmasının nedeni karnının aç olmasındandı şüphesiz. "Gel küçük dostum" dedim, "gel biraz bir şeyler atıştır, sonra da gözüne bakalım"...

Bir hafta süren özel tedavi sonunda Topaç'ı tanımaya imkan yoktu artık. İyileşmiş, serpilmiş ve güzelleşmişti. Ne kadar tatlı bir kız olacaktı bu Yarabbi, inanılır gibi değildi. Uzun tüyleriyle ve hafif yassı yüzüyle diğerlerinden çok farklı bir şey olup çıkmıştı bu narin yaratık. kendine özgü bir davranışı vardı: kedilere yemek vermek, onlarla oynamak için yanlarına gittiğim zaman Topaç hemen fırlar ve omzuma oturuverirdi. Onun yeri orasıydı. Kulağımın dibinde rehavet verici hırıltısını duymak ve uzun tüylerinin okşarcasına uçuşunu yanağımda hissetmek ikimizin paylaştığı özel bir duyguydu. O da benim gibi seviyordu bu yakınlığı...

Ve bir gün bu harika yaratık yemeğe gelmedi. Bu mümkün değildi. Diğerleri gelmeyebilirdi, ama Topaç asla gelmemezlik etmemişti. Bir süre çağırdım, etrafı aradım ama hiç bir yerde yoktu. Olsa zaten gelirdi. Tarifsiz bir acıydı duyduğum. O artık yoktu, bunu anlamıştım...

Ertesi sabah eşim onu bahçe duvarının  yanında caddenin kenarında bulmuş. Bana göstermedi. Daha bir yaşına girmeden trafik canavarlarının kurbanı olan bir canlı daha toprağa verildi...

Resimdeki sevimli yavrunun ilk bakışta göz kısmı bana Topaç'ı anımsattığı için, onun anısına  adını Topaç koydum. Resimdeki Topaç, bu sene Nisan ayında diğer üç kardeşiyle birlikte doğdu. Minnoş'un yanı sıra, (Topaç'ın annesi) aynı ayda İpek ve Misir da birer hafta aralıklarla  dörder yavru dünyaya getirdiler..:-)) Bunlardan üç tanesi yaşamıyor artık. Sanki sözleşmiş gibi, her annenin bir çocuğu eksildi. Ama bu arada bahçeye kendi gelenler olduğu gibi bizim kedinin yavruları diye bana  2 minik kediyi  getiren komşular da var. Biri giderken diğeri geliyor ve hepsi içimde unutulmaz izler bırakarak gelip geçiyorlar işte böyle...

Hiç birisini bir diğerine tercih edemem. Hepsinin kendine özgü karakterleri,  güzellikleri ve özellikleri var. Ve bende bıraktıkları o sıcacık duygu her zaman içimde yaşayan...

---------------

5 Mayıs.2001

Bugün yukarda gördüğünüz sevimli yavru artık genç bir anne oldu. Öğleden sonra saat 15.00-15.50 arasında üç sevimli yavru getirdi dünyaya...Böylesine doğal ve böylesine güzel bir doğum tüm anne olacakların başına diyebilirim ancak. Bir kere daha doğanın bu kendini yenileme mucizesini yaşama şansına sahip olduğum için en az Topaç kadar mutluyum. Günlerdir peşimi bırakmıyor, sürekli mivaylayarak bana sesleniyor, beni yalnız bırakma diyordu adeta...ne de olsa ilk doğumuydu bu onun. Küçücük olması beni endişelendiriyordu aslında. İnşallah doğumda zorluk çekmez diye düşünüyordum ister istemez. Endişelerimin ne kadar yersiz olduğuna doğumu izleyerek şahit olmak doğaya olan inancımı perçinledi bir kez daha. Doğa yüceliğini bir kez daha gösterdi bana. Bu izlediğim ilk doğum değildi elbet ve endişelerimde önceki izlenimlerimden kaynaklanıyordu şüphesiz. Ama sadece insanın değil, her canlının başlı başına bir dünya olduğunu unutmamak gerektiğini ve doğanın bilgeliğinden asla şüphe etmemem gerektiğini anladım bir kere daha yaşayarak...

16.Mayıs.2001

Yavruların gözleri açılmaya başladı mı diye onlara bakmak için yanlarına gittiğim zaman bir sürpriz beni bekliyordu. En fazla üç günlük olduğunu tahmin ettiğim yeni bir yavru yatıyordu yanlarında. Diğerlerinin yarısı kadar bile olmayan minicik bedeni ve ceviz büyüklüğündeki başıyla üç yavruyla bir yumak oluştururcasına sarılmış uyuyordu bu küçük yaratık.Buraya nasıl geldi, onu hangi kedi getirdi acaba diye düşünmeye başlayınca Topaç'ın kız kardeşi Mühür'ün  de hamile olduğunu hatırladım. Ama karnı küçücüktü onun, ya daha doğum zamanı gelmemişti ya da sadece bir yavru taşıyordu ki bu çok nadir görülür. Olsa olsa bu minik şey onun yavrusu olabilirdi...Nitekim yemek için tüm kediler toplanınca bahçede Mühür de geldi. İncelmiş ve iyice zayıflamıştı. Göğüslerine baktım, emilmemişti ve sanırım bir tek yavrusu olduğu için üşümesin diye onu kardeşinin yavrularının yanına getirmişti. Topaç ise o küçücük bedeniyle sevgi dolu bir süt anne olmuştu tereddüt etmeden...

Yuvaya getirileli 5 gün oldu ufaklığın. Henüz gözleri açılmadı ama serpildi minik guguk kuşu.(Sahi guguk kuşlarının yumurtalarını diğer kuş yuvalarına bıraktığını biliyor muydunuz?)...Diğer yavrular büyük bir şefkatle kucaklıyorlar onu...Böylesine bir yaklaşımı sanırım ancak doğal olanlar sergileyebiliyorlar...Sevginin böylesine hayran olmamak mümkün değil...

Resimler ve chat

3. Eylül 2003

Bu sevimli ve bir o kadar da hırçın olan yavru bu sene dördüncü kez anne oldu:-)...Artık tecrübeli bir bayan demek daha doğru olur sanıyorum. Nisan ayında doğan dört yavrusu, ben onlara 'Daltonlar' diyorum, şimdi büyüdü sayılır derken Ağustos ayında da nur topu gibi 5 bebenin anneliğine soyundu bu üretken bayan. Önce 3, sonra iki kere dört bu sefer de 5 yavru. Bu aslında sıra dışı bir sayı ve onlara bakması da hiç öyle kolay değil doğrusu. Bütün gün sayı çokluğu nedeniyle memelerine istedikleri gibi  ulaşamayan miniklere yardım etme görevi de bana düştü sonunda:-) Zavallı kız zor da olsa iki tanesine bakmamaya karar vermişti ama, benim ısrarlarıma dayanamadı ve kendisine  yardım etmem koşuluyla onlara yeniden sahip çıktı. Ben de sözümü tutuyorum şimdi...Hele bir tanesi öyle mızmız ki, biraz uzak düştü mü memeden basıyor yaygarayı. Ama o da haklı. Ne yapsın garip iki gün aç kalmıştı tabi. Umalım da, kendi başlarına yemek yiyebilecek hale gelene kadar anneleri onları terk etmesin...İnanın hiç kolay değil. Neyse ki, ben sadece hepsi eşit şekilde emebilsin diye dikkat ediyorum. Emziren anneleri...Beşiziniz olduğunu bir düşünsenize:-))

 

Giriş|İçerik|Sevgi Nedir?|Şiirlerim|Hayatın İçinden|Sizin İçin|Sizin Seçtikleriniz|Resimler|Meral Kim?|Linkler|E-Karts|E-mail

Designed by S.M.A © meral@meralinsevgisi.com