Bu resimdeki ufaklık Topaç II.
Topaç I. sabahın altısında acı feryatlarıyla
uyandırmıştı beni bir gün.
Kendisine işkence yapıyorlarmış gibi olanca
gücüyle bağırıyordu. Ses ön balkondan gelmişti. Kedilerden birine bir şey oldu
korkusuyla dışarı çıktığımda yusyuvarlak bir tüy yığınıyla
karşılaştım.Yavaşça yanına giderek ne olduğunu anlamaya çalıştım. Benden
korkmuyordu, uzandım elime aldım. Aman Allah'ım! Bunun bir gözü yoktu. Dikkatlice
bakınca gözkapağının üzerinde kabuk bağlamış bir yara izi olduğunu gördüm ve
yaralanmadan ötürü gözün kapanmış olduğunu fark ettim.Tek gözlü korsanlar gibi,
çirkin mi, çirkin bir yün paketiydi bu...Bağırmasının nedeni karnının aç
olmasındandı şüphesiz. "Gel küçük dostum" dedim, "gel biraz
bir şeyler atıştır, sonra da gözüne bakalım"...
Bir hafta süren özel tedavi sonunda Topaç'ı tanımaya
imkan yoktu artık. İyileşmiş, serpilmiş ve güzelleşmişti. Ne kadar tatlı bir kız
olacaktı bu Yarabbi, inanılır gibi değildi. Uzun tüyleriyle ve hafif yassı yüzüyle
diğerlerinden çok farklı bir şey olup çıkmıştı bu narin yaratık. kendine özgü
bir davranışı vardı: kedilere yemek vermek, onlarla oynamak için yanlarına gittiğim
zaman Topaç hemen fırlar ve omzuma oturuverirdi. Onun yeri orasıydı. Kulağımın
dibinde rehavet verici hırıltısını duymak ve uzun tüylerinin okşarcasına uçuşunu
yanağımda hissetmek ikimizin paylaştığı özel bir duyguydu. O da benim gibi
seviyordu bu yakınlığı...
Ve bir gün bu harika yaratık yemeğe gelmedi. Bu
mümkün değildi. Diğerleri gelmeyebilirdi, ama Topaç asla gelmemezlik etmemişti. Bir
süre çağırdım, etrafı aradım ama hiç bir yerde yoktu. Olsa zaten gelirdi. Tarifsiz
bir acıydı duyduğum. O artık yoktu, bunu anlamıştım...
Ertesi sabah eşim onu bahçe duvarının yanında
caddenin kenarında bulmuş. Bana göstermedi. Daha bir yaşına girmeden trafik
canavarlarının kurbanı olan bir canlı daha toprağa verildi...
Resimdeki sevimli yavrunun ilk bakışta göz kısmı
bana Topaç'ı anımsattığı için, onun anısına adını Topaç koydum.
Resimdeki Topaç, bu sene Nisan ayında diğer üç kardeşiyle birlikte doğdu.
Minnoş'un yanı sıra, (Topaç'ın annesi) aynı ayda İpek ve Misir da birer hafta
aralıklarla dörder yavru dünyaya getirdiler..:-)) Bunlardan üç tanesi
yaşamıyor artık. Sanki sözleşmiş gibi, her annenin bir çocuğu eksildi. Ama bu
arada bahçeye kendi gelenler olduğu gibi bizim kedinin yavruları diye bana 2
minik kediyi getiren komşular da var. Biri giderken diğeri geliyor ve hepsi
içimde unutulmaz izler bırakarak gelip geçiyorlar işte böyle...
Hiç birisini bir diğerine tercih edemem. Hepsinin
kendine özgü karakterleri, güzellikleri ve özellikleri var. Ve bende
bıraktıkları o sıcacık duygu her zaman içimde yaşayan...
---------------
5 Mayıs.2001
Bugün yukarda gördüğünüz sevimli
yavru artık genç bir anne oldu. Öğleden sonra saat 15.00-15.50 arasında üç sevimli
yavru getirdi dünyaya...Böylesine doğal ve böylesine güzel bir doğum tüm anne
olacakların başına diyebilirim ancak. Bir kere daha doğanın bu kendini yenileme
mucizesini yaşama şansına sahip olduğum için en az Topaç kadar mutluyum. Günlerdir
peşimi bırakmıyor, sürekli mivaylayarak bana sesleniyor, beni yalnız bırakma
diyordu adeta...ne de olsa ilk doğumuydu bu onun. Küçücük olması beni
endişelendiriyordu aslında. İnşallah doğumda zorluk çekmez diye düşünüyordum
ister istemez. Endişelerimin ne kadar yersiz olduğuna doğumu izleyerek şahit olmak
doğaya olan inancımı perçinledi bir kez daha. Doğa yüceliğini bir kez daha
gösterdi bana. Bu izlediğim ilk doğum değildi elbet ve endişelerimde önceki
izlenimlerimden kaynaklanıyordu şüphesiz. Ama sadece insanın değil, her canlının
başlı başına bir dünya olduğunu unutmamak gerektiğini ve doğanın bilgeliğinden
asla şüphe etmemem gerektiğini anladım bir kere daha yaşayarak...
16.Mayıs.2001
Yavruların gözleri açılmaya başladı
mı diye onlara bakmak için yanlarına gittiğim zaman bir sürpriz beni bekliyordu. En
fazla üç günlük olduğunu tahmin ettiğim yeni bir yavru yatıyordu yanlarında.
Diğerlerinin yarısı kadar bile olmayan minicik bedeni ve ceviz büyüklüğündeki
başıyla üç yavruyla bir yumak oluştururcasına sarılmış uyuyordu bu küçük
yaratık.Buraya nasıl geldi, onu hangi kedi getirdi acaba diye düşünmeye başlayınca
Topaç'ın kız kardeşi Mühür'ün de hamile olduğunu hatırladım. Ama karnı
küçücüktü onun, ya daha doğum zamanı gelmemişti ya da sadece bir yavru
taşıyordu ki bu çok nadir görülür. Olsa olsa bu minik şey onun yavrusu
olabilirdi...Nitekim yemek için tüm kediler toplanınca bahçede Mühür de geldi.
İncelmiş ve iyice zayıflamıştı. Göğüslerine baktım, emilmemişti ve sanırım
bir tek yavrusu olduğu için üşümesin diye onu kardeşinin yavrularının yanına
getirmişti. Topaç ise o küçücük bedeniyle sevgi dolu bir süt anne olmuştu
tereddüt etmeden...
Yuvaya getirileli 5 gün oldu
ufaklığın. Henüz gözleri açılmadı ama serpildi minik guguk kuşu.(Sahi guguk
kuşlarının yumurtalarını diğer kuş yuvalarına bıraktığını biliyor
muydunuz?)...Diğer yavrular büyük bir şefkatle kucaklıyorlar onu...Böylesine bir
yaklaşımı sanırım ancak doğal olanlar sergileyebiliyorlar...Sevginin böylesine
hayran olmamak mümkün değil...

3. Eylül 2003
Bu sevimli ve bir o kadar
da hırçın olan yavru bu sene dördüncü kez anne oldu:-)...Artık tecrübeli bir
bayan demek daha doğru olur sanıyorum. Nisan ayında doğan dört yavrusu, ben
onlara 'Daltonlar' diyorum, şimdi büyüdü sayılır derken Ağustos ayında da nur
topu gibi 5 bebenin anneliğine soyundu bu üretken bayan. Önce 3, sonra iki
kere dört
bu sefer de 5 yavru. Bu aslında sıra dışı bir sayı ve onlara bakması da hiç
öyle kolay değil doğrusu. Bütün gün sayı çokluğu nedeniyle memelerine
istedikleri gibi ulaşamayan miniklere yardım etme görevi de bana düştü
sonunda:-) Zavallı kız zor da olsa iki tanesine bakmamaya karar vermişti
ama, benim ısrarlarıma dayanamadı ve kendisine yardım etmem koşuluyla
onlara yeniden sahip çıktı. Ben de sözümü tutuyorum şimdi...Hele bir tanesi
öyle mızmız ki, biraz uzak düştü mü memeden basıyor yaygarayı. Ama o da
haklı. Ne yapsın garip iki gün aç kalmıştı tabi. Umalım da, kendi başlarına
yemek yiyebilecek hale gelene kadar anneleri onları terk etmesin...İnanın
hiç kolay değil. Neyse ki, ben sadece hepsi eşit şekilde emebilsin diye
dikkat ediyorum. Emziren anneleri...Beşiziniz olduğunu bir düşünsenize:-)) |