Meral'in Sevgi Sitesi

 

Giriş | İçerik | Sevgi nedir? | Şiirlerim | Hayatın İçinden | Sizin İçin | Sizin Seçtikleriniz | Resimler | Meral Kim? | Linkler | E-Karts| E-mail

Geri

Efsane 8

İleri

Sevgi, bir kader olayı gibi dışardan gelerek, isteğimiz dışında başımıza gelen bir olay değildir.

 

                                                     SEVGİ          

 
   

Efsane 8

"Sevgi, bir kader olayıdır" düşüncesi

Sevgiyi efsaneleştirmek, özellikle 'kadere inanmak' düşüncesinde kendini gösterir. Genç insan, sevgi denince  tüm hayatını birlikte geçirebileceği "o kişiyle" kaderimsi bir karşılaşmayı bekler. Orta yaşlı insan da, uzun seneler evlilik tecrübesi sonucu kaderin ona 'doğru' ya da 'yanlış'  eşi verdiğini düşünür. Kader inancı, bir anahtarın bir kilide uyması gibi kendine uyabilen bir eş olabileceği inancıyla bağlantılıdır. Sürekli, "benim eşim olabilecek insanı arıyorum. İşte bu, büyük aşktır" sözlerini duyuyorum. "ve böyle bir kişiye rastlarsam, onu tanırım, hemen anlarım, işte bu derim" hemen hemen herkes 'böyle kaderimsi bir beraberlik' olduğuna inanır ve bilinçli ya da bilinçsizce böyle bir karşılaşmayı arar. Çocukluğumuzdan beri ebeveynlerimizin öğrettikleriyle, roman ve dergilerdeki nasihatlerle 'kaderimsi büyük bir sevginin' var olduğu düşüncesi oluşturulur bizde. Bu önyargıyı sevgi üzerinde daha yoğun düşünmeye başlayarak sona erdirebiliriz. Öncelikle şunu bilmekte yarar var: Sevgi, bir kader olayı gibi dışardan gelerek, isteğimiz dışında başımıza gelen bir olay değildir. Sevgi, her zaman ona hazır olma durumudur. Açık olarak diğer insanı içime almaya ve onu sevmeye hazır olmalıyım. Bu hazır olma yoksa, örneğin şu anda başka bir insana aşıksam, böyle bir karşılaşma mümkün olmadığı gibi beni etkilemez bile. Aşık olmaya açık olmak, karşılaşma esnasında aşık olmaya olanak sağlar. Bu hazır olma durumu, sevgi için ön koşuldur ve kader inancının  bir kısmını da ortadan kaldırır. Bu söylediklerime itiraz edilebilir; "hazır olmak önemli, ama buna rağmen büyük aşk vardır ve bunu bulmak da kader olayıdır" denilebilir. Ama bu ' tek büyük aşk' yoktur. Onu aramak anlamsızdır ve onu beklemek daha da anlamsızlaşır. Bir insan sevebiliyorsa ve sevmeye açıksa, kolayca aşık olabilir ve her aşık olma durumu başlangıçta aynı değere sahiptir. Bu durumda zaten çoğunlukla bir değerlendirme yapılmaz. Aşık olma süresi her zaman güzeldir, göklerde uçmaktır, her şeyi tozpembe görmektir. Değerlendirme daha sonra olur. Cinsellik yaşanmışsa ve insan birbirini daha iyi tanımaya başlamışsa, o zaman akıl işe karışır ve düşünceler başlar: sosyal statü, meslek, dünya görüşü, din, hayat felsefesi, eğitim, para vs. gibi. Bu tür düşüncelerin sevme duygusuyla ilgisi yoktur, zira burada sorulan soru şudur: "Bu insanla bir ilişkiyi ve hatta bir evliliği düşünebilir miyim?" Akıl sorar: 'Bu o büyük sevgi mi?' Bu tür düşüncelerin sevgiyle ilişkisi olmadığını çok iyi anlamak gerekir, aksine bu sevginin dışındaki diğer faktörlerin söz konusu olduğu bir sınav sorusudur.  Test pozitifse, yani adı geçen özellikler kabullenilmişse, insan içinde sevgiyi geliştirmeye hazırdır. Ama test negatifse, olumsuz düşünceler ön plana çıkar, ilişkiye daha kritik bir gözle bakılır, kavga başlar, ve bu da artık büyük sevgi olmaktan çıkar.

Sürekli, (zengin fakirle, memur işçiyle evleniyor gibi) 'statüyü, eğitimi vs. aşabilen büyük tutku vardır' itirazları yükselir ve bu önemlidir de. En heyecanlı sevgi romanları bunun üzerine kurulmuştur. Sevginin mantığa üstün geldiğini anlatan hikayelerdir bunlar. Ve 'ben de böyle sevilmek isterim, her olumsuz ve karşı durumlara rağmen sadece ben olduğum ve her şeyin üzerinde olduğum için seviliyorum ve işte bu büyük sevgidir'. denir. Evet, bütün ironi bir yana, bu sadece sevginin önem taşıdığı gerçekten büyük bir sevgidir. Böyle olmalıdır, ama bu gerçek hayatta çok nadir olur. Her insanı böyle bir olay büyüler, etkiler. Kısa bir süre için bile olsa, içsel taşlaşma yumuşar , sevmenin ve sevilmenin ne olduğu anlaşılır. Ve sonra roman okuyucuları için romanda verilmeyen 'acı' gerçek ortaya çıkar: Gerçekten sevebilen ve kendisi için sadece sevginin önem taşıdığını bilen bir insan, büyük bir açıklıkla diğer insanları da sevebilir, o sadık değildir, üstelik ömür boyu hiç sadık olamaz.

Sadakat vazgeçilmez bir erdem olarak görülmekte. 'İyi insan, sadık olan insandır' düşüncesi de bir ön yargıdır. Psikolojik açıdan bakılırsa maalesef tutarlı değildir bu düşünce. Sevebilen bir insan sevgiye sadıktır, onun için sevmek sadık olmaktan daha önemlidir.

Sevgi dolu bir insan, aynı kişiyi hep yeniden sevebilir ama o aynı zamanda başka insanları sevmeye izinli olmadığını da kabullenmez. Örneğin, eğer bir kişi doğayı ve hayvanları seviyorsa, biz onun ömür boyu sadece bir ağacı, bir kediyi ve bir tarlayı sevmesini hastalık olarak değerlendiririz. Bu durumu bir şeye saplantı olarak görürüz. Buna karşın, diğer cinse karşı duyulan sevgi, her şeyin üzerinde şüphe götürmeyen o büyük kaderimsi sevgi olmak zorunda. Böyle anlatılmakta ve hatta  psikologlar tarafından da yazılmakta ve milyon kere buna inanılmakta. Ne devasa bir kendi kendini kandırış bu!

Bu kendi kendini kandırma ancak öylesine büyük bir terk edilme ve sevilmeme korkusu yaşandığı için mümkün olmaktadır. Zira sevgi, ruhumuzun öyle bir noktasındadır ki; ve zira biz de bilincimiz gibi kendimizi sevmekten  korkarız; çünkü biz evlilikte ekonomik beraberliğe bakarız ve kendimizi güvende hissetmek isteriz. Bunun için de kendimizi hastalık boyutunda bir şeye odaklar ve bunu  karşımızdakinden  de bekleriz. Biz, birlikte hasta olmaya bile hazırız. Ümit verici bir şekilde  sevgi olarak başlayan bu olgu, sistematik olarak birlikte çekilen uzun bir ızdırap zincirine dönüşür.

Sevgi hakkında hakikati yazmak sanıldığı gibi kolay bir uğraş değil inanın, zira okuyucuda korkulara sebep olabilir  ve aksi tepkilere yol açabilir. Üstelik yazara karşı da kızgınlık uyandırabilir. Bu bakımdan seçilerek yazılan bu konu çok hassas bir konudur (doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar anlamında), kazanç getirmez. Bu konuda yazılmış çok az literatür oluşu da bundan ötürüdür.

devamı için lütfen aşağıdaki güle tıklayın

 

Fond creation: Artist Obrien

 

Giriş | İçerik | Sevgi nedir? | Şiirlerim | Hayatın İçinden | Sizin İçin | Sizin Seçtikleriniz | Resimler | Meral Kim? | Linkler | E-Karts| E-mail

Designed by S.M.A © meral@meralinsevgisi.com

Meral'in Sevgi Sitesi