Diğer yunus-tanrılarına bir göz atalım
ve Afrodit'le başlayalım. O, denizin kanlı köpüklerinden doğmuştur. Bu köpükler
onun babasının koparılan hayaları denize düşünce meydana gelmiştir. Bu esnada
Afrodit bir yunusla karşılaşır ve bu delfin onu sırtında Kıbrıs'a götürür. Bu
yüzden bu tanrıça (sanıldığı üzere bu denizin anası Tiamat ya da Echidna'nın yeni
görüntüsüdür) denize çıkınca hep yunus'un üzerine biner. Eros'dan sonra Afrodit
Antik Çağ'ın en popüler yunus binicisidir. (Şekil olarak sevimli yunusla akraba olan
delfinimsi ilk ana olarak insan kılığındaki Afrodit, yunus tarafından
başlangıcımızın denizi üzerinde taşınmakta. Ve delfin Miken kültürüne
ait resimlerde eski zamanlarda yalnız yüzmekte ve o zamanlar bütün dünyayı
simgelemekteydi. Afrodit aracılığıyla yunusu dünya yumurtasıyla
bağdaştırabiliriz.
Delfin binicisi Afrodit elbisesini yelken olarak
kullanmakta.Bugün bu resim Paris'te Louvre müzesindedir.
Eunice Stebins "The Dolphin in the Art
and Literature of Greece and Rome" adlı eserinde Mikenler'in M.Ö. 2. y.y.'a ait
gözlü mezarlarındaki devekuşu yumurtaları ile yunus resimlerini bağdaştırarak
şöyle demekte: "Yumurta gelecek yaşamın simgesidir. Onun yüzeyi delfinlerin
ölüleri getirdiği suyu ifade etmekte ve aynı zamanda da deniz köpüğünden doğan ve
yunus yardımıyla karaya getirilen tanrıların ortaya çıktığı evrenin sembolü.
(Stebbins'e göre, yumurtadan çıkan Fanes şimdi de dişi bir varlık olarak
gözükmekte: Afrodit.
Ölü taşıyıcısı olarak gösterilen
yunus ise, Apollo-delfin kılığında ölenlerin ruhlarını karaya çıkarırdı.
Apollo, adından da belli olduğu gibi başlangıçta muhtemelen ölüm tanrısıydı. (Apollymi,
"tamamiyle yoketmek" anlamına gelmektedir). Bu hikayede de, vücudundan
ayrılmış olan ruh, Apollo tapınağı yakınlarında bir gemi beklemekte ve sonra
delfin tarafından (bu Apollo) ölülerin adasına götürülmekte. Delfinler gelince ruh
denize atlar, yunuslar onu yakalar ve birlikte uzaklaşırlarmış. Yaşamın
yaratıcısı onu yine geri alabilmektedir böylece. meydana getiren, doğuran, yutan
sözcükleri bir araya gelmektedir. Delfinios ayında Yunanlıların ölülerini anmaları
bir gelenek haline gelmişti.
Triton'a gelince (fallus-delfin):
Pullarla kaplı yılan vücutlu ve
yunus kuyruklu Triton,(Afrodit'in erkeği kabul ediliyor) sol elinde sertleşmiş bir
yunus-fallus tutmakta.
Triton, Poseidon ile Amfitrite'nin oğludur.
Yarı erkek, yarı yılan görünümündeki Triton bir er dişi olarak sol elinde dimdik
duran bir fallus'u andıran yunusu tutmaktadır. Deniz atlarının yardımıyla deniz
kıyısını dolaşmakta ve kız ya da erkek beğendiği herkesi soymaktadır. Bu yüzden
İassos'lu oğlanının delfini ilk gördüğü zamanki korkusu anlaşılmaktadır. Ama
Triton, "üç, üçüncü" anlamına gelen adıyla ilk yaradışılın
er dişisiyle bağlantı içerisinde. Afrodit gibi onunda rüzgarla ilişkisi var. Büyük
bir midyeden yapılmış borusunu üflediği zaman denizde bulunan herkes paniklermiş.
Kendisi aynı zamanda deniz satyr'ı (Yunan Mitolojisinde tek bacaklı, kuyruklu, dik
falluslu, yarı insan yarı hayvan olan bir yaratık) ya da deniz cini olarak
tanınmaktaydı.
Yukardaki kesitte görünen
yunus kuyruklu ve sakallı adamların Satyr-oyununun bir korosunu meydana getirdiği
tahmin edilmektedir. Roma'da "Konservatorenpalast"da bulunan resim 6.y.y.'dan
kalmıştır.
Onu yüceltmek için yunus kuyrukları
takarak dans eden erkekler ona özendikleri için onu taklit ederek mimetik bir şekilde
ona dönüştüklerini ifade ederlerdi. Dolayısıyla, yunusun ve deniz yılanının dişi
güçleri ve denizin fallus'u Triton'da aynı şekilde tekrar kendini göstermektedir.
Son hikayede ise, Eros ve Fanes(Phanes)
önemini yitirince, tercih edilen yunus binicisi Dianisos oldu. Falantros adı altında
İtalya'nın Tarent şehrinde kutsandı ve şehrin meşhur kurucusu Taras
(Poseidon'un oğlu) olarak kabul edildi. Daha sonra bu Falantros bir kehanet sonucu
Dionisos Fallen olarak kabul gördü.
Dünyaya yeni gelmiş olan
Dionisos, dişi bir varlık olarak kabul edilen gemide denizi dolaşmakta. Bu gemi, şekil
itibariylede görüldüğü gibi ve aynı zamanda hem ön hem de arka tarafında
görülen küçük yunuslar tarafından çekilmekte olan bir yunustur. (Gemi: Yunanca:
naus; Latince: navis; aynı köke sahip gign ('doğurmak')
sözcüğünden gelmekte olup anneyi çağrıştırır ve denizin annesini ifade
etmektedir. Bugün bu resim Münih'te Antika Kolleksiyonlar arasındadır.
Kaynak: Bu yazıdaki bilgiler ve resimler Joan
McIntyre tarafından hazırlanan "Der Geist in den Wassern" adlı kitabtan
alınmıştır. "Delphin-Reiter" yani yunus binicisi adlı bölüm ise Charles
Doria tarafından yazılmıştır. Kitap Almancadır ve bu yazının özetlenmiş
çevirisi tarafımdan yapılmıştır.Teferruatlı bilgi isteyenler, bana müracat
edebilirler. Sevgiler, Meral...
* : Hermaphrodit: (Yunanca) iki cinsin izlerini
taşıyan, er dişi.
* : Phallos:Erkeğin cinsel organı, güç ve
üretgenlik sembolü
* : Triton: Yunanlıların balık/yılan vücutlu
yunus kuyruklu deniz tanrısı
|